Merhaba Evren! Yer’den Göğe – 1

Merhaba Evren! Ben, Kerem Osman Çubuk. Sizlere Yer adını verdiğimiz, muhtemelen oldukça sıradan olan, bir gezegenden seslenmekteyim. Kozmik ölçekte çok rahatlıkla ihmal edilebilecek bir süredir bu gezegende yaşamaktayım. Benim de üyesi olduğum insan türü bildiğimiz kadarıyla bu gezegende teknoloji geliştirip uygarlık kurabilen tek tür.

Bugün Yer’de yaklaşık 8 milyar insan yaşıyor. Kendi aramızda iletişim kurabilmemizi sağlayan 7000’den fazla dil bulunmasına rağmen insanlar ortalama olarak bunlardan sadece 1-2 tanesini konuşabiliyor. Ayrıca yine kendi aramızda belirlediğimiz sanal sınırlar var ve genel olarak hayata geldiğimiz sınırlar içerisinde yaşamamız gerekiyor. Biyolojik olarak tamamen aynı olmamıza rağmen doğduğumuz sınırlar içerisindeki toplumlar ve kültürler şekillendiriyor bizi. Biliyorum, dışarıdan bakıldığında çok ilkel görünebilir fakat aslında bu ilkelliğin içerisinde öngörülemeyen çok kompleks bir sistem var. Her neyse, daha sonra bunları detaylı bir şekilde anlatacağım.

Yaklaşık 17 Yer yılı kadar önce gök bilimiyle tanıştım ve o günden bu yana ilgimi ondan daha çok çeken hiçbir şey olmadı. Evrenin boyutları karşısında yaşadığım gezegenin küçüklüğünü gördüğümde artık bu gezegen içerisindeki pek çok şey anlamını yitirmişti ve gözlerimi uzaya dikmiştim. Bunun sonucunda da gök bilimci oldum. Yaklaşık 13 yıldır ise öncelikle gök bilimi olmak üzere öğrendiklerimi diğer insanlara ve özellikle de genç arkadaşlara her fırsatta aktarabilmeye çalışıyorum. Çünkü çok iyi biliyorum ki onlar bizim sahip olduğumuzdan daha fazla potansiyele sahipler, bizim öğrendiklerimizden çok daha fazlasını öğrenecekler ve dolayısıyla gezegenimizi çok daha ileriye taşıyacaklar.

Şu sıralar doğduğum sınırların oldukça uzağında bulunan küçücük bir şehirde yaşıyorum. Burada, oturduğum bilgisayarın başından gezegenin diğer ucundaki bir teleskobu kullanarak on binlerce ışık yılı uzaklıktaki moleküler bulutların yapısını anlamaya çalışmak gerçekten  de heyecan verici. Belki de çoktan pek çoğunuzun evinin hemen yanı başında bulunan moleküler bulutları incelemişimdir bile… Her neyse, yine benim yaptığım araştırma pek çok insanın yaptığı araştırmaların yanında oldukça basit kalıyor. Ortaya çıkan bilgi birikimi ise inanılmaz boyutlarda! İşte en önemli nokta ise burada başlıyor. Bu bilgi birikimini doğru bir şekilde aktarabilmek… Bunun, herkesin üzerine düşen en önemli sorumluluklardan biri olduğuna inanıyorum. Ben bu sorumluluğumu yerine getirmeye devam edebilmek için burada yeni bir seri başlatıyorum. Umuyorum ki insanlığın geleceğine minicik de olsa bir katkım olur ve bu mesajlarım bir gün diğer uygarlıklara da ulaşır.

Bundan yaklaşık 42.5 yıl kadar önce insanlık tarihinin en önemli ve heyecan verici çalışmalarından birini başlatmıştık. Voyager Görevi. Yıldızlararası yolculuk yapıp yerimizi ve neye benzediğimizi diğer uygarlıklara ulaştıracak olan ikiz uzay araçları çoktan Güneş Sistemi’ni terk ettiler bile. Muhtemelen onlara diğer uygarlıklardan önce biz ulaşıp bir yerlerdeki müzeye kaldıracağız ama bu başka bir konu. Voyager uzay araçları bu uzun yolculuğa başlarlarken üzerlerindeki altın plaklara kaydedilen 55 farklı dildeki mesajlardan Türkçe olanı ile ben de bu serideki yolculuğuma başlamak istiyorum.

“Sayın Türkçe bilen arkadaşlarımız, sabah şerifleriniz hayrolsun!”

Scroll to Top